24 Aralık 2017 Pazar

Uzun Bir Avluda Yürür Gibi

Bunu hiç düşünmezken, havanın rengini bilmezken, solmayan bir çiçeğin suretinde, her şeyi anlarken! Kalmayınca zahmetsiz bir dua, olmayacak geciken bir muamma. Bir imza, bir dünya, bir de deniz derya.. Ne olacak, bu halden anlayan rüya, kırılmış bir cam parçası, körelmiş bir su damlası.

Yeni hikayede tek bir doğru taraf var sanınca belki bir parça gerçek dışı bir parça sanma.. Davetsiz her bir rüya, küçük ve farklı bir dava.. Büyüyünce de ayrı bir muamma. Bir varlık bir yokluk hatırası.. Sonsuzluk macerası! Kıyıya vuran bir balığın sancısı! İki kaba sözün önünü alan, fırtınada her an şekillenen..

Nefes alırken, alevlerden geçen bir nefes, yeryüzü üzerine bir heves! Ne kadar yalın ne kadar korkulu.  Evren genişliyor, biliyorsun nedir bu konu.. Şimdi düşününce uzun bir avluda yürür gibi, kuşatılmış bir yerde doğar gibi! Yani öyle gibi! Sanki!


Selin Araç

                                               

23 Aralık 2017 Cumartesi

Büyülü Senfoni

En yakın en büyülü.. Hakim olur hep, biraz boğumlu! Beklemek istemezsin sevebilmek için, büyülü senfoniler olur anlayabilmek için! Bu kez en hoyrat rüyalar içinde dolanır, varlık yokluk çelişmesi vücut bulur. Büyüsel bir akşam gelir önüne, hakim olur, evet, biraz boğumlu!

Selin Araç




Sokaktaki Yabancı!

Gece ilerlemiş, sokaklarda sesler azalmış, genç bir kız odasında bir fotograf albümünü karıştırıyor, yağmurun yavaşça hızlandığını duyuyordu. Hafif bir müzik sesi odasında dağılıyor, penceredeki beyaz tül hafif aralık duruyordu. Zaman geçiyor, yağmur gitgide fırtınaya dönüyordu. Genç kız uzun saçlarını siyah bir tokayla tutturdu. Pencereye yöneldi ani bir istekle. Pencerenin karşı hizasında uzun boylu, hafif zayıf, siyah paltolu bir adam duruyordu.

Kızın bakışları adamın üzerinde duruyordu. Adam devamlı ona bakıyor, bir şey söylemek istermiş gibi ısrarlı görünüyordu. Kız ondan etkilenmiş gibiydi. Odadaki müzik devam ediyordu. Kız kendine bir kahve hazırlamak için pencerenin önünden ayrıldı. Kısa bir süre sonra yine pencerenin önüne geldi adam hala oradaydı. Farklı bir şey vardı onda, ilginç gelmişti kıza. Pencereyi açmak istedi, cesaret edemedi. Adam yağmurda devamlı ıslanıyor ancak yerini değiştirmiyordu. Kız daha sonra artık yatmalıyım, burada saatlerce duramam diye düşündü ve yatağına uzandı. O, hala aklındaydı. Biraz zaman geçti ve kız uykuya daldı.

Sabah erken saatlerde uyandı. İlk işi pencerenin kenarına gelmek oldu. Dışarıda kimse yoktu ve hava aydınlığa dönüyordu. Kız kahvaltı etti ve dışarı çıktı, Biraz yürümek istiyordu. Evinin yakınlarında uzun seyrek ağaçların olduğu yolda yürüyordu. Düşündü.. Aslında ondan böyle etkilenmek biraz abartı gibi miydi? Kendine engel olamıyordu.

Gece oldu. Hava soğuktu ama yağmur yoktu, sert bir rüzgar esiyordu. Kız adamın geldiği saatlerde yine dışarıya baktı ve oradaydı.. Yine siyah paltosu üzerinde kıza dik bir şekilde bakıyordu. Böyle birkaç gün daha onu görmeye devam etti. Hiç konuşmadılar. Kız cesaret edemiyordu, adam ise sessizdi, nedeni belirsiz..

Ertesi gün kız gece olmasını sabırsızlıkla bekledi. Saat hemen hemen geldiğinde yine pencerenin önüne geldi, dışarıya baktı, kimse yoktu. Kız bir sızı ile irkildi. Daha sonraki günler de öyle oldu. Anlam veremiyordu. Sonra bir anda bir el kızın omuzuna dokundu. Kız yalnız yaşıyordu. Korkuyla arkasını döndü ve işte oradaydı. Kız şaşkınlıkla, ' evime nasıl girdin ' diye sordu. Adam ise, ' sen öyle narin, farklı ve gerçeksin ki ' diye kulağına fısıldadı. Kız hala korku ve endişeyle, ' benden ne istiyorsun? diye sordu. Adam ise şöyle cevap verdi: Yaşamın azabı üzerindeyken, kendine bak ve söyle: Ne yapacaksın şu an her şey bitse! Söyle bakalım. Ruhunu alan şu zehirli ok, kalbindeki seslere tabi olur mu? Söyle! Kız endişeleri dorukta ve hırslı adama bir şeyler söylemek istedi.
Adam yerinden yok olmuş, dışarıda da hiç kimse yoktu. Ertesi sabah kız uyandığında, etrafında dönüp duran küçük şekiller gördü. Zamanla anlaşıldı, o, farklı bir gerçeklik algısına geçmişti. Adam aslında hiç yoktu ve kız farklı dünyanın boyutlarını bir süre yaşayacaktı! Sonu hüsran mı, kurtuluş mu bilinmez.. Bilinmiyor!


Selin Araç



22 Aralık 2017 Cuma

Orada Kalmalısın

Güzel ve keyifli bir sohbet sonrasıydı.. Televizyonun sesleri odayı dolduruyordu. Bir kupanın içinde sıcak ve köpüklü kahve içilmek için idealdi. Ev sıcak ve havalandırılmış, duvarlar beyaz ve resimler  renklendiriyordu odayı..Sevilen ve keyfi artıran güzel bir kitap, okumak istenen bir şeydi. Telefon kitabın sağında duruyor, büyük ayna bir temsil gibi görünüyordu. Ayaklarının altından kayıp başka bir yerde varılacakmış gibi görünen zemin, yüksek tavana hem zıt hem de alakasız gibiydi.

Şairane bir kaç an zihinden geçti, kalem ve kağıtlar dağılmıştı.. Büyük defterin kapağı kapalı, yanındaki küçük vazo bir kaç küçük çiçekle hoş görünüyordu. En azından geriye dönüp değişsin diye akla gelen küçük anılar, bir su birikintisine şeklini veren damlalar gibiydi... Odanın ambiyansını değiştirecek kadar güçlü değildi belki de.. Yerini sevmeyen ve geleceğe uzanmak isteyen küçük ve sevimsiz vuruşlar gibiydi.. Evin yeni renkleri somut ve ulaşılabilir duyguların, kendinden sonra gelecek dünya olaylarına mesken olmasını sağlıyordu. Bunun sebebi açık, net biraz da keskin görüşlerin vuku bulması ve bunun yeniden başlamış olmasıydı. Nedeni var ise de biraz sıkıcı ve zaman öldürecek cinstendi. Sanki yeni bir değerlendirme fazla olacaktı. Mesela; beyinsiz birinin saçma sapan hareketleri genellikle konuşulmaya değer bulunmaz. Bu haklı ve gerekli bir seçimdir aslında. En doğru yaklaşımdır bir yaklaşım gerekiyor ise.. Yapacak onca şey varken vakit kaybı ve yararsız bir uğraştır.

Bilinen çoğu şey doğru ve faydalı ise ve buna inanılıyorsa, geleceğin yeni soluğu hissedilir derece sarmalıyor ve kendini gösteriyor. Neşeli anların sabahında huzuru içinde hissetmek, mutluluğun yeni gölgesini fark etmek. Bunu anlamak geleceğin kimliğini biraz da kendine mal etmek, yeniden gülmek ve bunu büyük oranda alışkanlık edinmek.. Her şey iyi gidebilir, kendine sordukların bazen azalabilir ancak nerede huzurlu isen orada kalmalısın. Şu an olduğu gibi.. Olduğu gibi!

Selin Araç


21 Aralık 2017 Perşembe

Özgürlüğün Güzelliği ve Hislerin Aynası

Fazla olanlar, fazlalıklar, hayatı dolduran ve kendini dayatan düşünce ve fikirler! Gerçekleştirilmek istenen yeni eylemleri duraklatan ve engel olan her şey! Yaşam kendini oluştururken, eksiklik ve olumsuzları hatırlatabiliyor. Dünyanın gidişi bazen sıkıntılı ve huzursuz duygular yaratıyor. Bir neden bir çok sonuca neden oluyor. Mutlu olmak ana hedeflerden ise yapılacaklar listesi uzuyor.Bunun bir yolculuk olduğu da kabul görmekte. Esasında yaşamı sadeleştirmek ve istekleri bir nebze gözden geçirmek faydalı olabilir. Zaman zaman doyumsuzluk insana bir yük gibi geliyor. İnsanların yaşamı kendi oluşturduğu bir takım fikir ve eylemlerle şekilleniyor.

Gün geçtikçe fikirler değişmekte ve bazen de kararsızlık kendini göstermekte. Yaşam deneyimleri ve tecrübeleri yol gösterici oluyor. Türlü renkler ve türlü yaşam olayları, gerçeklik algısı, özgürlüğün güzelliği ve hislerin aynasıyla her şey daha iyiye gidebiliyor. Bu da mutlu bir yaşama uzanmak için nedenler sunmakta ve oluşturmakta!

Selin Araç



20 Aralık 2017 Çarşamba

Ket Vurunca

Bir resmin iç yüzü, arınılan bir mutluluk pozu.. Nedeni belirsiz, sonucu kedersiz. Geç kaldıysan, geç olduysa resimlerde yüzün yok olduysa. Bu hikaye eski bir neşenin geleceğe dönük hali. Sorular kalbinde vuku bulunca, ellerindeki tuval yeniden renk bulunca.. Müziğin sesi net olunca.. Susmak ket vurunca! Bu yalnızca bir hikaye yalnızca sesinde.. Bu dünya yanarken rüzgarda kalmak, fırtına eserken, kalbinde olmak! Hareketli ve huzurlu anların sessiz seyircisi olmak yakın geldiyse, şaşırmam. Dünya güzel, sevgi yaşamın ışığı, her şey biraz özel, biraz ruh telaşı..

Sevdiğin anıları anlamak, tanımlamak belki farklı bir duygu.. Bir güzel dünya, bazen bir kuruntu. Neler gelirse kalbin üzerine, dolarsa huzur şimdi bu günlerde.. Büyütüyor yaşamın hediyeleri, eksikse biraz nedenleri. Bu kez yankılanır senin düşüncelerin varlığın üzerine! Yazmak bazen yetmez, yeniden düşünmek üzerine! Bitmeyebilir, sürebilir zaten bu hayat üzerine! Yine!

Selin Araç

19 Aralık 2017 Salı

Yaşam ve Olgular

Her şey hızla gelişip değişirken, yaşamın rengi farklılaşıyor. Güzel olan ve insana iyi gelen tüm olgular yerini yeni şeylere de bırakıyor. Bazen kalpten gelen ve sevdiğin yaşam olayları seni daha da çok büyütüyor, farkındalığını artırıyor. Huzur insanın kapısını kimi zaman çalmıyor ve yerini hüzün ve sıkıntıya bırakıyor. Yaşamın renkleri çok fazla sanırım. Kişiden kişiye değişmekte.. Geçmiş olağanca hızıyla kişileri kuşatabiliyor. Şu an bazen yerinde duruyor ve etkilemiyor, geleceğe yönelenler bazen bunu yapmakta zorlanıyor. Yaşam rüzgarında handikaplar çoğunlukta sanki.. Hiç bitmez bir yolculuk gibi dünyanın getirdikleri, acısı ve tatlısıyla.. Söylenecekler çok ve devamlı artmakta. Yaşam çizgisi kendini yaratıyor ve ruhunu kaplıyor. Sevgiyle sürsün istiyorsun, evren yaşanmışlıkları çoğaltsın, gerçeğe döndürsün.. Kalpten gelen hisler etrafını sardığında yalnızca mutluluğun renklerini sezinliyorsun.. Bu yolculuk sürüyor, duygular ve düşünceler artıyor ve artmakta.. Evet, hep!

Selin Araç

YAZARLIK ÖZEL DERS

MERHABA. YAZARLIK, DENEME, HİKAYE, ŞİİR, BLOG ve KÖŞE YAZARLIĞI ÜZERİNE ÖZEL DERSLER VERİYORUM. İLGİLENEN KİŞİLER İÇİN İRTİBAT NUMARASI: ...